Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Venereoloji Paneli
Bu panelde Cinsel Temasla bulaşan enfeksiyon etkenleri aranmaktadır.
Hepatit B, Hepatit C, HIV virüsü, Sifiliz (Frengi), Chlamydia Trachomatis Antijeni, Herpes Simplex Tip II Antikorları, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı veya Üroloji Uzmanı tarafından alınan Servikal veya Üretral Sürüntüden Kültür-Antibiyogram ve Ureoplasma Urealyticum, Mycoplasma Hominis etkenlerinin araştırılması yapılmaktadır.
Panel cinsel temasta bulunan her iki partner için de tüm veya bazı testleri içerecek şekilde istenebilir.
Hastaların anamnezini bilen ve klinik muayenesini yapan hekim testin yapılma zamanını da belirleyecektir.
Özel alım koşulları ve dikkat edilmesi gereken noktalar, çalışma programı ile ilgili olarak lütfen laboratuvarımızla iletişim kurunuz.
Hepatit B, Hepatit C, HIV virüsü, Sifiliz (Frengi), Chlamydia Trachomatis Antijeni, Herpes Simplex Tip II Antikorları, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı veya Üroloji Uzmanı tarafından alınan Servikal veya Üretral Sürüntüden Kültür-Antibiyogram ve Ureoplasma Urealyticum, Mycoplasma Hominis etkenlerinin araştırılması yapılmaktadır.
Panel cinsel temasta bulunan her iki partner için de tüm veya bazı testleri içerecek şekilde istenebilir.
Hastaların anamnezini bilen ve klinik muayenesini yapan hekim testin yapılma zamanını da belirleyecektir.
Özel alım koşulları ve dikkat edilmesi gereken noktalar, çalışma programı ile ilgili olarak lütfen laboratuvarımızla iletişim kurunuz.
Hbs Ag
Anti Hbs
Anti HCV
Anti HIV
VDRL
TPHA
Chlamydia Trachomatis Ag
HSV Tip 2 IgG
HSV Tip 2 IgM
Servikal veya Uretral Sürüntü Kültür- Antibiyogram
Ureaplasma Urealyticum
Mycoplasma Hominis
HIV Testi talebiniz var ise ayrıca belirtiniz.
Örnek alım planlaması için görüşünüz.
Anti Hbs
Anti HCV
Anti HIV
VDRL
TPHA
Chlamydia Trachomatis Ag
HSV Tip 2 IgG
HSV Tip 2 IgM
Servikal veya Uretral Sürüntü Kültür- Antibiyogram
Ureaplasma Urealyticum
Mycoplasma Hominis
HIV Testi talebiniz var ise ayrıca belirtiniz.
Örnek alım planlaması için görüşünüz.
Cinsel Temasla Bulaşan Hastalıklar
Genellikle hiçbir belirti ve bulgu vermeksizin seyreden, bazen de cinsel organlarda akıntı, yara ve/veya siğil gibi belirtiler gösteren, en yaygın bulaşma şekli korunmasız cinsel ilişki olan hastalıklar cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar veya hastalıklar olarak adlandırılmaktadır.
Cinsel temasla bulaşan hastalıklar veya enfeksiyonlar tüm dünya, özellikle gelişmekte olan ülkeler için önemli sağlık sorunlarına yol açan bir hastalık grubudur.
Dünyada her yıl yaklaşık 333 milyon yeni vakanın meydana gelmekte, daha sık olarak genç ve cinsel yönden aktif kişiler etkilenmektedir.
Mikroorganizmaların neden olduğu bu enfeksiyonlar üreme sağlığı üzerine önemli etkileri olan hastalıklardır. Zamanında tanı konulup tedavi edilmezlerse uzun yıllar sonra ciddi sonuçlara sebep olabilmektedirler.
Bu hastalıkların başlıca bulaşma yolu korunmasız cinsel ilişkidir. Bunun yanısıra gebelikte anne karnındaki bebeğe, doğum sırasında yenidoğana, doğum sonrasında yakın temasla ve kan nakli yoluyla bulaşma olmaktadır.
Kadınların anatomik yapıları nedeniyle hastalıklara karşı daha duyarlı oldukları bilinmektedir.
Bu hastalıklar üreme sağlığı yanısıra bebek sağlığı üzerine etkileri açısından da önem taşırlar.
Bu hastalıkların bulaşmasında riskli davranışlar ;birden fazla cinsel eşe sahip olmak, cinsel eşin birden fazla eşinin olması, seks çalışanları ve onların müşterileri ile ilişkide bulunmak,yakın zamanda cinsel eş değiştirmek, cinsel temasla bulaşan hastalık belirtisi olanlarla ilişkiyi sürdürmek olarak belirtilmektedir.
Bu hastalıkların etkeni mikroplardır.
Cinsel yolla bulaşma özelliği olan 25’den fazla mikrop bilinmektedir.
Bu mikroplar bakteri, virüs, parazit ya da mantar olarak sınıflandırılmaktadır. Bakterilerle meydana gelenler (örneğin: frengi, bel soğukluğu) antibiyotiklerle tedavi edilebilen dolayısıyla kontrol altına alınması daha kolay olan hastalıklardır.
Virüslerle meydana gelenlerin ise tamamen tedavisi ve kontrolü daha zordur.
Bu mikroplar vücuda vajen, rahim ağzı, üretra, rektum ve boğaz gibi mukoza ile kaplı bölgelerden girerler.
Her türlü cinsel temas en önemli bulaş yoludur. Hepatit B virusu (HBV), HIV gibi bazı viral ajanlar kanda yoğun bulunmaları nedeniyle kan transfüzyonları ile de bulaşabilirler. Hastalık etkenleri kimyasal ve fiziksel faktörlere duyarlıdırlar ve pratik olarak çevrede serbest olarak bulunmazlar.
Pelvik İnflamatuvar Hastalık
Kadında üst genital sistemi tutan bir hastalıktır.
Bu sendrom vajen ve rahimde bulunan mikropların gebelik veya bir cerrahi girişim olmaksızın rahim içine, oradan da kanallara ve/veya komşu yapılara ilerlemesiyle gelişmektedir. Etken mikroplar klamidya, gonokok gibi cinsel yolla bulaşma özelliği taşıyan mikroplardır
Karın ağrısı, ateş, vajinal koku ve akıntı,ilişki sırasında ağrı ve/veya kanama, idrar yaparken yanma, adet dönemi dışı kanama gibi bulgulara ve çeşitli laboratuvar testlerine dayanarak yapılmaktadır. Tedaviden iyi sonuç almak için erken tanı ve uygun antibiyotik seçimi önem taşımaktadır.
Tedavinin gecikmesi durumunda infertilite, ektopik (dış) gebelik gibi komplikasyonlar gelişebilmektedir.
Genital Yara
Bu tablo sıklıkla Herpes Virüsü ve Frengi Mikrobu ile meydana gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde genital yaraların en sık nedeni genital herpes’dir. Genital herpes tekrarlayan ve tedavisi olmayan bir hastalıktır. Birçok kişi ise mikrobu taşımasına rağmen belirti vermemektedir. Hastalık 2-20 günlük bir inkübasyon süresinden sonra genital bölgede kaşıntı, yanma gibi belirtilerle başlamaktadır. Yara halini almadan önce içi su dolu kesecikler şeklinde başlamaktadır. Yaraların sayısı genellikle birden fazladır. Erkekte en sık penis gövdesinde veya ucunda, kadında dış genital bölgede ya da rahim ağzında meydana gelmektedir. Genital bölgedeki ağrılı yaranın yanısıra ateş, halsizlik gibi şikayetler de bulunmaktadır. Hastalık genellikle 3-4 hafta kadar sürmekte ancak olguların %70’inde hastalık tekrarlamaktadır. Tekrarlayan hastalık daha hafif seyretmekte ve 10 gün kadar sürmektedir.
Sifiliz (frengi) de doğru tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilien bir hastalıktır. Anal, vajinal, penil, oral lezyonlar gözlenebilir ve ya enfekte anneden bebeğe geçebilir.Farklı evrelerde, değişik belirtiler gözlenebilen bir hastalıktır.
Genital Siğil
İnsan Papilloma Virüsü (HPV, human papilloma virüs) genital ve anal bölgede tek ya da çok sayıda, yumuşak, karnabahar görünümünde ve ağrısız siğilllerin oluşmasına neden olmaktadır. En sık görülen cinsel temasla bulaşan hastalıktır.Bu virüsün bazı tiplerinin kanser (servikal kanser) gelişiminde rol oynadığı kesinlik kazanmıştır. Düzenli kontrol, aşı ve korunmalı cinsel ilişki hastalığı önlemek için gereklidir.
Molluscum contagiosum çocuklarda ve HIV infekte kişilerde yüzde, yetişkinlerde daha çok genital bölgede yer alan. tipik olarak küçük, ortası pembe-beyaz, sıkınca içinden peynirimsi bir madde çıkan kabartılar şeklindedirler. Cinsel ilişki dışında doğrudan vücut teması ve kontamine havluların ortak kullanımı ile de kişiden kişiye bulaşabilmektedir.
Genital Akıntı Nedenleri
Şüpheli temastan sonra idrar yolunun en uç kısmı olan üretrada meydana gelen iltihaplanma sonucu penisten ya da vajenden beyaz ya da sarımsı yeşil renkte akıntı gelmekte ve idrar yaparken yanma hissi gibi şikayetlere neden olmaktadır. Ancak şüpheli teması olan ve mikrobu almış kişilerin birçoğunda hiçbir belirti ve bulgu olmaksızın da mikrobun varolabileceği bilinmelidir.
Erkek ya da kadında genital akıntıya sebep olan bakteriler çok çeşitlidir. Ancak meydana getirdikleri klinik belirti ve bulgular birbirinden çok farklı değildir. Bir ya da birkaç mikrop birarada bulunabilmektedir. Her bir mikroba etkili antibiyotik farklıdır. Hastalığı yapan mikrobun kesin olarak tanımlanabilmesi için laboratuvar testlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Genital akıntıya sebep olan mikropların başında gonokok ve klamidya gelmektedir. Bunlardan gonokok infeksiyonu halk arasında bel soğukluğu olarak bilinmektedir. Bu hastalık şüpheli temastan genellikle 2-5 gün sonra ortaya çıkmaktadır. Erkekte akıntı, idrar yaparken yanma şikayeti vardır, daha az sıklıkla testislerde ağrı ve şişme de görülebilir. Kendiliğinden gelen bol miktarda bir akıntı (beyaz, sarı veya yeşil) söz konusudur. Kadınlarda kuluçka süresi 10 güne dek uzayabilmektedir. Kadınlarda idrar yaparken yanma, vajinal akıntı, adet dönemi dışında ara kanamalar görülebilmektedir. Bel soğukluğu erkeklerin %10’unda, kadınların %50’sinde belirti ve bulgu vermeksizin seyretmektedir. ve farklı ilişki şekillerinde oral veya anal enfeksiyonlara rastlanabilmektedir.
Klamidya infeksiyonunun kuluçka süresi ise genellikle daha uzundur. Belirti ve bulgular çok benzerdir.
Kadında vajinal infeksiyonlara oldukça sık rastlanmaktadır. Bu hastalıklar sırasında da vajende akıntı, kaşıntı, idrar yaparken yanma hissi gibi şikayetlerin bir ya da birkaçı birarada bulunabilmektedir. Süt kesiği görünümünde veya sarımsı yeşil renkte, pis kokulu olabilir. Erkeklerde ise penisten akıntı, idrar yaparken yanma, daha az sıklıkla testislerde şişlik ve ağrı gözlenebilir.
Trikomonas da Trichomonas vaginalis adlı parazitin neden olduğu cinsel temasla bulaşan hastalıktır. % 70 hastada belirtisiz seyretmektedir. Belirtiler temastan 5-28 gün sonra veya bazı hastalarda daha geç başlayabilir. Kadınlarda vajinal kaşıntı, yanma, kızarıklık, idrar yaparken rahatsızlık hissi, sarı- yeşil renkte, kokulu bir akıntı gözlenebilir. Erkeklerde peniste kaşıntı ve rahatsızlık hissi, idrar veya ejekülasyondan sonra yanma, penisten akıntı gözlenebilir.
Hepatitler
Karaciğer iltihaplanmasına (hepatit) sebep olan birçok virüs bilinmektedir. Bunlar içinde özellikle Hepatit B virüsü cinsel yolla bulaşma özelliği taşımaktadır. Bu virüs cinsel ilişki dışında bu virüsü taşıyan kanın nakledilmesiyle, iğne veya cerrahi aletlerle bulaşmaktadır. Bu virüs insan vücuduna girdikten sonra onun vücut sıvılarında (genital sıvılar, tükrük, gözyaşı, ter, süt) bulunmaktadır. Ortalama 90 gün süren kuluçka döneminden sonra karın ağrısı, halsizlik, sarılık gibi şikayetlerle hastalık ortaya çıkmakta, çoğunlukla da kendiliğinden iyileşmektedir. Bazı kişilerde ise hiç belirti vermeksizin vücutta bulunmaktadır. Hastalık ortaya çıkan ya da çıkmayan bazı kişilerde virüs vücut tarafından ortadan kaldırılamamakta ve bu kişiler virüsü hayat boyu vücutlarında taşımaktadır. Bu durumda karaciğerde geri dönüşü mümkün olmayan hasara, siroz veya kanser oluşumuna neden olmaktadır.
Çevre koşullarına ve dezenfektanlara oldukça dayanıklı bir virüs olan Hepatit B virüsünün yaptığı hastalığın tedavisi yoktur. Ancak koruyuculuk oranı oldukça yüksek aşısı mevcuttur.
Tanı
Hastanın şikayetlerinin dinlenmesi ve muayenesinden sonra konulan tanı çoğunlukla ön tanı niteliğindedir. Sendrom yaklaşımı olarak tanımlanan bu yaklaşımın özellikle birinci basamak hizmet veren sağlık kuruluşlarında hizmet sunumunu kolaylaştırdığı gözlenmiştir. Ancak özgül etkene yönelik kesin tanı için mikroskopi ve kültür gibi çeşitli mikrobiyolojik testlerin yapılması gereklidir. Bu amaçla penisden, vajenden ya da rahim ağzından pamuklu çubuklarla sürüntü örnekleri ya da idrar örneği alınmaktadır.
Yapılan çalışmalar bu hastalıklarda birden fazla mikrobun birarada bulunmakta olduğunu göstermiştir. Bu nedenle etkenlerden biri saptandığında HIV dahil diğer etkenlerinde tarama testleri ile aranması önem taşımaktadır. Frengi, HIV/AIDS ve hepatit hastalıklarının tanısında alınan kan örneğinde yapılan serolojik testlerle tanı konulmaktadır.
Hastalık Kontrolü ve Önlemler
Dünyada HIV / AIDS infeksiyonunun yaygınlaşması ve bunda cinsel temasla bulaşan hastalıkların oynadığı rol anlaşılınca bu hastalıkları kontrolü öncelik kazanmıştır. Hastalığın kontrolünde sağlıklı cinsel davranış biçimlerinin desteklenmesi, riskli davranışları olan kişilerin tarama testleri ile hastalık mikrobu taşıyıp taşımadıklarının belirlenmesi, bir etken saptandığında diğer etkenlerinde aranması ve eşlerinde tedavisi son derece önem taşımaktadır.
Kaynaklar:
1) http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/diger.shtml
2) http://www.cdc.gov/sTd/default.htm
Genellikle hiçbir belirti ve bulgu vermeksizin seyreden, bazen de cinsel organlarda akıntı, yara ve/veya siğil gibi belirtiler gösteren, en yaygın bulaşma şekli korunmasız cinsel ilişki olan hastalıklar cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar veya hastalıklar olarak adlandırılmaktadır.
Cinsel temasla bulaşan hastalıklar veya enfeksiyonlar tüm dünya, özellikle gelişmekte olan ülkeler için önemli sağlık sorunlarına yol açan bir hastalık grubudur.
Dünyada her yıl yaklaşık 333 milyon yeni vakanın meydana gelmekte, daha sık olarak genç ve cinsel yönden aktif kişiler etkilenmektedir.
Mikroorganizmaların neden olduğu bu enfeksiyonlar üreme sağlığı üzerine önemli etkileri olan hastalıklardır. Zamanında tanı konulup tedavi edilmezlerse uzun yıllar sonra ciddi sonuçlara sebep olabilmektedirler.
Bu hastalıkların başlıca bulaşma yolu korunmasız cinsel ilişkidir. Bunun yanısıra gebelikte anne karnındaki bebeğe, doğum sırasında yenidoğana, doğum sonrasında yakın temasla ve kan nakli yoluyla bulaşma olmaktadır.
Kadınların anatomik yapıları nedeniyle hastalıklara karşı daha duyarlı oldukları bilinmektedir.
Bu hastalıklar üreme sağlığı yanısıra bebek sağlığı üzerine etkileri açısından da önem taşırlar.
Bu hastalıkların bulaşmasında riskli davranışlar ;birden fazla cinsel eşe sahip olmak, cinsel eşin birden fazla eşinin olması, seks çalışanları ve onların müşterileri ile ilişkide bulunmak,yakın zamanda cinsel eş değiştirmek, cinsel temasla bulaşan hastalık belirtisi olanlarla ilişkiyi sürdürmek olarak belirtilmektedir.
Bu hastalıkların etkeni mikroplardır.
Cinsel yolla bulaşma özelliği olan 25’den fazla mikrop bilinmektedir.
Bu mikroplar bakteri, virüs, parazit ya da mantar olarak sınıflandırılmaktadır. Bakterilerle meydana gelenler (örneğin: frengi, bel soğukluğu) antibiyotiklerle tedavi edilebilen dolayısıyla kontrol altına alınması daha kolay olan hastalıklardır.
Virüslerle meydana gelenlerin ise tamamen tedavisi ve kontrolü daha zordur.
Bu mikroplar vücuda vajen, rahim ağzı, üretra, rektum ve boğaz gibi mukoza ile kaplı bölgelerden girerler.
Her türlü cinsel temas en önemli bulaş yoludur. Hepatit B virusu (HBV), HIV gibi bazı viral ajanlar kanda yoğun bulunmaları nedeniyle kan transfüzyonları ile de bulaşabilirler. Hastalık etkenleri kimyasal ve fiziksel faktörlere duyarlıdırlar ve pratik olarak çevrede serbest olarak bulunmazlar.
Pelvik İnflamatuvar Hastalık
Kadında üst genital sistemi tutan bir hastalıktır.
Bu sendrom vajen ve rahimde bulunan mikropların gebelik veya bir cerrahi girişim olmaksızın rahim içine, oradan da kanallara ve/veya komşu yapılara ilerlemesiyle gelişmektedir. Etken mikroplar klamidya, gonokok gibi cinsel yolla bulaşma özelliği taşıyan mikroplardır
Karın ağrısı, ateş, vajinal koku ve akıntı,ilişki sırasında ağrı ve/veya kanama, idrar yaparken yanma, adet dönemi dışı kanama gibi bulgulara ve çeşitli laboratuvar testlerine dayanarak yapılmaktadır. Tedaviden iyi sonuç almak için erken tanı ve uygun antibiyotik seçimi önem taşımaktadır.
Tedavinin gecikmesi durumunda infertilite, ektopik (dış) gebelik gibi komplikasyonlar gelişebilmektedir.
Genital Yara
Bu tablo sıklıkla Herpes Virüsü ve Frengi Mikrobu ile meydana gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde genital yaraların en sık nedeni genital herpes’dir. Genital herpes tekrarlayan ve tedavisi olmayan bir hastalıktır. Birçok kişi ise mikrobu taşımasına rağmen belirti vermemektedir. Hastalık 2-20 günlük bir inkübasyon süresinden sonra genital bölgede kaşıntı, yanma gibi belirtilerle başlamaktadır. Yara halini almadan önce içi su dolu kesecikler şeklinde başlamaktadır. Yaraların sayısı genellikle birden fazladır. Erkekte en sık penis gövdesinde veya ucunda, kadında dış genital bölgede ya da rahim ağzında meydana gelmektedir. Genital bölgedeki ağrılı yaranın yanısıra ateş, halsizlik gibi şikayetler de bulunmaktadır. Hastalık genellikle 3-4 hafta kadar sürmekte ancak olguların %70’inde hastalık tekrarlamaktadır. Tekrarlayan hastalık daha hafif seyretmekte ve 10 gün kadar sürmektedir.
Sifiliz (frengi) de doğru tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilien bir hastalıktır. Anal, vajinal, penil, oral lezyonlar gözlenebilir ve ya enfekte anneden bebeğe geçebilir.Farklı evrelerde, değişik belirtiler gözlenebilen bir hastalıktır.
Genital Siğil
İnsan Papilloma Virüsü (HPV, human papilloma virüs) genital ve anal bölgede tek ya da çok sayıda, yumuşak, karnabahar görünümünde ve ağrısız siğilllerin oluşmasına neden olmaktadır. En sık görülen cinsel temasla bulaşan hastalıktır.Bu virüsün bazı tiplerinin kanser (servikal kanser) gelişiminde rol oynadığı kesinlik kazanmıştır. Düzenli kontrol, aşı ve korunmalı cinsel ilişki hastalığı önlemek için gereklidir.
Molluscum contagiosum çocuklarda ve HIV infekte kişilerde yüzde, yetişkinlerde daha çok genital bölgede yer alan. tipik olarak küçük, ortası pembe-beyaz, sıkınca içinden peynirimsi bir madde çıkan kabartılar şeklindedirler. Cinsel ilişki dışında doğrudan vücut teması ve kontamine havluların ortak kullanımı ile de kişiden kişiye bulaşabilmektedir.
Genital Akıntı Nedenleri
Şüpheli temastan sonra idrar yolunun en uç kısmı olan üretrada meydana gelen iltihaplanma sonucu penisten ya da vajenden beyaz ya da sarımsı yeşil renkte akıntı gelmekte ve idrar yaparken yanma hissi gibi şikayetlere neden olmaktadır. Ancak şüpheli teması olan ve mikrobu almış kişilerin birçoğunda hiçbir belirti ve bulgu olmaksızın da mikrobun varolabileceği bilinmelidir.
Erkek ya da kadında genital akıntıya sebep olan bakteriler çok çeşitlidir. Ancak meydana getirdikleri klinik belirti ve bulgular birbirinden çok farklı değildir. Bir ya da birkaç mikrop birarada bulunabilmektedir. Her bir mikroba etkili antibiyotik farklıdır. Hastalığı yapan mikrobun kesin olarak tanımlanabilmesi için laboratuvar testlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Genital akıntıya sebep olan mikropların başında gonokok ve klamidya gelmektedir. Bunlardan gonokok infeksiyonu halk arasında bel soğukluğu olarak bilinmektedir. Bu hastalık şüpheli temastan genellikle 2-5 gün sonra ortaya çıkmaktadır. Erkekte akıntı, idrar yaparken yanma şikayeti vardır, daha az sıklıkla testislerde ağrı ve şişme de görülebilir. Kendiliğinden gelen bol miktarda bir akıntı (beyaz, sarı veya yeşil) söz konusudur. Kadınlarda kuluçka süresi 10 güne dek uzayabilmektedir. Kadınlarda idrar yaparken yanma, vajinal akıntı, adet dönemi dışında ara kanamalar görülebilmektedir. Bel soğukluğu erkeklerin %10’unda, kadınların %50’sinde belirti ve bulgu vermeksizin seyretmektedir. ve farklı ilişki şekillerinde oral veya anal enfeksiyonlara rastlanabilmektedir.
Klamidya infeksiyonunun kuluçka süresi ise genellikle daha uzundur. Belirti ve bulgular çok benzerdir.
Kadında vajinal infeksiyonlara oldukça sık rastlanmaktadır. Bu hastalıklar sırasında da vajende akıntı, kaşıntı, idrar yaparken yanma hissi gibi şikayetlerin bir ya da birkaçı birarada bulunabilmektedir. Süt kesiği görünümünde veya sarımsı yeşil renkte, pis kokulu olabilir. Erkeklerde ise penisten akıntı, idrar yaparken yanma, daha az sıklıkla testislerde şişlik ve ağrı gözlenebilir.
Trikomonas da Trichomonas vaginalis adlı parazitin neden olduğu cinsel temasla bulaşan hastalıktır. % 70 hastada belirtisiz seyretmektedir. Belirtiler temastan 5-28 gün sonra veya bazı hastalarda daha geç başlayabilir. Kadınlarda vajinal kaşıntı, yanma, kızarıklık, idrar yaparken rahatsızlık hissi, sarı- yeşil renkte, kokulu bir akıntı gözlenebilir. Erkeklerde peniste kaşıntı ve rahatsızlık hissi, idrar veya ejekülasyondan sonra yanma, penisten akıntı gözlenebilir.
Hepatitler
Karaciğer iltihaplanmasına (hepatit) sebep olan birçok virüs bilinmektedir. Bunlar içinde özellikle Hepatit B virüsü cinsel yolla bulaşma özelliği taşımaktadır. Bu virüs cinsel ilişki dışında bu virüsü taşıyan kanın nakledilmesiyle, iğne veya cerrahi aletlerle bulaşmaktadır. Bu virüs insan vücuduna girdikten sonra onun vücut sıvılarında (genital sıvılar, tükrük, gözyaşı, ter, süt) bulunmaktadır. Ortalama 90 gün süren kuluçka döneminden sonra karın ağrısı, halsizlik, sarılık gibi şikayetlerle hastalık ortaya çıkmakta, çoğunlukla da kendiliğinden iyileşmektedir. Bazı kişilerde ise hiç belirti vermeksizin vücutta bulunmaktadır. Hastalık ortaya çıkan ya da çıkmayan bazı kişilerde virüs vücut tarafından ortadan kaldırılamamakta ve bu kişiler virüsü hayat boyu vücutlarında taşımaktadır. Bu durumda karaciğerde geri dönüşü mümkün olmayan hasara, siroz veya kanser oluşumuna neden olmaktadır.
Çevre koşullarına ve dezenfektanlara oldukça dayanıklı bir virüs olan Hepatit B virüsünün yaptığı hastalığın tedavisi yoktur. Ancak koruyuculuk oranı oldukça yüksek aşısı mevcuttur.
Tanı
Hastanın şikayetlerinin dinlenmesi ve muayenesinden sonra konulan tanı çoğunlukla ön tanı niteliğindedir. Sendrom yaklaşımı olarak tanımlanan bu yaklaşımın özellikle birinci basamak hizmet veren sağlık kuruluşlarında hizmet sunumunu kolaylaştırdığı gözlenmiştir. Ancak özgül etkene yönelik kesin tanı için mikroskopi ve kültür gibi çeşitli mikrobiyolojik testlerin yapılması gereklidir. Bu amaçla penisden, vajenden ya da rahim ağzından pamuklu çubuklarla sürüntü örnekleri ya da idrar örneği alınmaktadır.
Yapılan çalışmalar bu hastalıklarda birden fazla mikrobun birarada bulunmakta olduğunu göstermiştir. Bu nedenle etkenlerden biri saptandığında HIV dahil diğer etkenlerinde tarama testleri ile aranması önem taşımaktadır. Frengi, HIV/AIDS ve hepatit hastalıklarının tanısında alınan kan örneğinde yapılan serolojik testlerle tanı konulmaktadır.
Hastalık Kontrolü ve Önlemler
Dünyada HIV / AIDS infeksiyonunun yaygınlaşması ve bunda cinsel temasla bulaşan hastalıkların oynadığı rol anlaşılınca bu hastalıkları kontrolü öncelik kazanmıştır. Hastalığın kontrolünde sağlıklı cinsel davranış biçimlerinin desteklenmesi, riskli davranışları olan kişilerin tarama testleri ile hastalık mikrobu taşıyıp taşımadıklarının belirlenmesi, bir etken saptandığında diğer etkenlerinde aranması ve eşlerinde tedavisi son derece önem taşımaktadır.
Kaynaklar:
1) http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/diger.shtml
2) http://www.cdc.gov/sTd/default.htm