QuantiFERON Testi
QuantiFeron-TB Gold
Tüberküloz bütün yaş gruplarında görülen ve tüm sistemleri tutabilen bir hastalıktır.
Tüberküloz prevalansının yüksek olduğu toplumlarda genellikle çocuk yaşlarda tüberküloz basili ile karşılaşılır. Büyük oranda akciğer hastalığı şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Tüberküloz, dünyada her yıl milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir halk sağlığı problemidir.
Bu nedenle hastalığın erken ve doğru tanısı infeksiyonun kontrolünde ve tedavisinde oldukça önem taşımaktadır. Tüberküloz tanısında altın standart klinik değerlendirme, balgamın direkt incelemesi ve mikobakteriyel kültür pozitifliğidir. Ancak çocukluk çağı tüberkülozu ve ekstrapulmoner tüberkülozun tanısında güçlükler vardır.
Tüberküloz kontrolünde en büyük güçlük tanı koymak, prognozu öngörmek ve latent tüberküloz infeksiyonuna sahip kişilere aktif hastalık gelişmeden koruyucu tedavi vermektir. Günümüzde tüberküloz tanısında Tüberkülin Deri Testi (TDT) yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüksek BCG aşılama oranlarına ve yüksek tüberküloz dışı mikobakteri (Non-Tuberculosis Mycobacteria - NTM) temas oranlarına sahip topluluklarda, AIDS, ilerlemiş tüberküloz, malnütrisyon gibi nedenlerle bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde tüberkülin deri testinin özgüllüğü düşüktür. Bu testin uygulanması ve yorumlanmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle alternatiflere gereksinim duyulmaktadır.
Tüberküloz prevalansının yüksek olduğu toplumlarda genellikle çocuk yaşlarda tüberküloz basili ile karşılaşılır. Büyük oranda akciğer hastalığı şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Tüberküloz, dünyada her yıl milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir halk sağlığı problemidir.
Bu nedenle hastalığın erken ve doğru tanısı infeksiyonun kontrolünde ve tedavisinde oldukça önem taşımaktadır. Tüberküloz tanısında altın standart klinik değerlendirme, balgamın direkt incelemesi ve mikobakteriyel kültür pozitifliğidir. Ancak çocukluk çağı tüberkülozu ve ekstrapulmoner tüberkülozun tanısında güçlükler vardır.
Tüberküloz kontrolünde en büyük güçlük tanı koymak, prognozu öngörmek ve latent tüberküloz infeksiyonuna sahip kişilere aktif hastalık gelişmeden koruyucu tedavi vermektir. Günümüzde tüberküloz tanısında Tüberkülin Deri Testi (TDT) yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüksek BCG aşılama oranlarına ve yüksek tüberküloz dışı mikobakteri (Non-Tuberculosis Mycobacteria - NTM) temas oranlarına sahip topluluklarda, AIDS, ilerlemiş tüberküloz, malnütrisyon gibi nedenlerle bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde tüberkülin deri testinin özgüllüğü düşüktür. Bu testin uygulanması ve yorumlanmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle alternatiflere gereksinim duyulmaktadır.
Son yıllarda sadece M. Tuberculosis genomunda yer alan fark 1 bölgesi (RD1 region of difference) gen segmentinin saptanması ve bu gen segmenti ürünlerine özgün immun yanıtın ölçülebiliyor olması yeni bir testin geliştirilebileceği fikrini doğurmuştur.
Bu test, spesifik antijenlerle uyarılmış T lenfositlerinin mikobakteriyel antijenlerle karşılaştıklarında gama inteferon (IFN-g) üretmesi ilkesine dayanır.
Yüksek IFN-g üretimi düzeyi tüberküloz infeksiyonu için bir gösterge kabul edilmektedir. Uyarı antijeni olarak Erken Sekretuar Antijeni Hedef 6 (ESAT-6), Kültür Filtrat Protein 10 (CFP-10) ve Antijen 7,7 (RV2645) kullanılmaktadır. Bu proteinler M.tuberculosis genomunda RD 1 bölgesinde kodlanmşltır ve Bacillus Calmette Guerin (BCG) ile diğer birçok tüberküloz dışı mikabakteride (M.kansasii, M.szulgai ve M. Marinum hariç) bulunmamaktadır. Bu durum gerçek tüberküloz infeksiyonunun, BCG aşılı kişilerde aşı etkisinden ve tüberküloz dışı mikabakteri infeksiyonlarının büyük bir çoğundan ayırt edilmesinde avantaj sağlar. IFN-g araştırmasına dayalı testlerin tüberkülin deri testine kıyasla önemli avantajları vardır. Tüberkülin deri testi in vivo uygulanan, tek bir antijene karşı duyarlılığın ölçüldüğü, kalıcı etki bırakan, uygulanışından 72 saat sonra hastanın görülmesini gerektiren ve değerlendiren kişiye göre sonuçların değişebildiği subjektif bir testtir.
Quantiferon-TB Gold ise hastadan alınan kan örneğine çoklu antijen uyarımı yapılarak, immun efektör hücrelerden tüberküloza özgül IFN-g salınımının miktarını ELISA ile ölçen bir testtir. Özetlemek gerekirse, birden fazla antijen kullanılması, uygulanan kişilerde kalıcı antijenik etki bırakmaması, sonuçların
değerlendiren kişiye göre değil, spektrofotometrik olarak saptanması ve hastanın bir kez daha görülmesinin gerekmemesi bu testin avantajlarıdır. IFN-g araştırmasına dayalı testlerin kullanımı tüberküloz riskini arttıran fakat aynı zamanda yanlış negatif deri testine eğilimli gruplarda (ileri yaş malnütrisyon, hepatit,alkolizm, böbrek yetmezliği, steroid tedavisi gibi bağışıklığın baskılandığı durumlarda) ve bir kez infekte olmuş aktif tüberküloz gelişme riski olan kişilerde tanıya yardımcıdır. Pozitif test tüberküloz infeksiyonunu gösterir, ancak aktif ve latent infeksiyon ayırımı yapmaz.
Bu nedenle pozitif sonuç elde edildiğinde latent tüberküloz infeksiyonu tanısı konulabilmesi için klinik ve radyolojik olarak aktif hastalığın olmadığının gösterilmesi gerekmektedir. Aktif tüberkülozda, kan testlerinin özgüllüğü tüberkülin deri testinden daha yüksektir ve BCG aşı uygulamasından etkilenmez.
IFN-g araştırmasına dayalı testler yanlış pozitif sonuçları azaltarak gereksiz tedavi ve yan etkileri azaltabilir.
Quantiferon-TB Gold ve tüberkülin deri testi arasındaki uyum %79-94 arasındadır.
Latent tüberkülozda özgüllük %89-100
Latent tüberkülozda duyarlılık %90
Aktif tüberkülozda özgülllük %97-100
Aktif tüberkülozda duyarlılık %72-89
Negatif deri testi ve negatif Quantiferon-TB Gold testi tüberküloz hastalığı belirti ve bulguları olan bireylerde tüberküloz tanısını ekarte ettirmez. Çünkü AIDS hastalarında, immunsupressif tedavi, yüksek doz steroid tedavisi alanlarda, hematolojik bozukluğu veya spesifik malignansisi olanlarda, diabetiklerde ve kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda deri testinin duyarlılığı düşmektedir. Bu durumlarda IFN-g üretiminde de düşüklük olabileceği göz önüne alınmalıdır. Quantiferon-TB Gold testi negatif olan ve şikayeti olmayan sağlıklı erişkinlerde ileri tetkik yapılmasına gerek yoktur. Eğer kişide tüberkülozlu ile temas söz konusuysa ve Quantiferon-TB Gold test sonucu negatif ise, deri testi gibi Quantiferon-TB Gold testi de yaklaşık 8-10 hafta sonra tekrarlanmalıdır. Quantiferon-TB Gold testi pozitif olan hastalarda ileri tetkik yapılarak tüberküloz hastalığının belirti ve bulguları araştırıldıktan sonra M.tuberculosis infeksiyonu tanısı konmalı ve infeksiyon tedavisi önerilmelidir.
Bu test, spesifik antijenlerle uyarılmış T lenfositlerinin mikobakteriyel antijenlerle karşılaştıklarında gama inteferon (IFN-g) üretmesi ilkesine dayanır.
Yüksek IFN-g üretimi düzeyi tüberküloz infeksiyonu için bir gösterge kabul edilmektedir. Uyarı antijeni olarak Erken Sekretuar Antijeni Hedef 6 (ESAT-6), Kültür Filtrat Protein 10 (CFP-10) ve Antijen 7,7 (RV2645) kullanılmaktadır. Bu proteinler M.tuberculosis genomunda RD 1 bölgesinde kodlanmşltır ve Bacillus Calmette Guerin (BCG) ile diğer birçok tüberküloz dışı mikabakteride (M.kansasii, M.szulgai ve M. Marinum hariç) bulunmamaktadır. Bu durum gerçek tüberküloz infeksiyonunun, BCG aşılı kişilerde aşı etkisinden ve tüberküloz dışı mikabakteri infeksiyonlarının büyük bir çoğundan ayırt edilmesinde avantaj sağlar. IFN-g araştırmasına dayalı testlerin tüberkülin deri testine kıyasla önemli avantajları vardır. Tüberkülin deri testi in vivo uygulanan, tek bir antijene karşı duyarlılığın ölçüldüğü, kalıcı etki bırakan, uygulanışından 72 saat sonra hastanın görülmesini gerektiren ve değerlendiren kişiye göre sonuçların değişebildiği subjektif bir testtir.
Quantiferon-TB Gold ise hastadan alınan kan örneğine çoklu antijen uyarımı yapılarak, immun efektör hücrelerden tüberküloza özgül IFN-g salınımının miktarını ELISA ile ölçen bir testtir. Özetlemek gerekirse, birden fazla antijen kullanılması, uygulanan kişilerde kalıcı antijenik etki bırakmaması, sonuçların
değerlendiren kişiye göre değil, spektrofotometrik olarak saptanması ve hastanın bir kez daha görülmesinin gerekmemesi bu testin avantajlarıdır. IFN-g araştırmasına dayalı testlerin kullanımı tüberküloz riskini arttıran fakat aynı zamanda yanlış negatif deri testine eğilimli gruplarda (ileri yaş malnütrisyon, hepatit,alkolizm, böbrek yetmezliği, steroid tedavisi gibi bağışıklığın baskılandığı durumlarda) ve bir kez infekte olmuş aktif tüberküloz gelişme riski olan kişilerde tanıya yardımcıdır. Pozitif test tüberküloz infeksiyonunu gösterir, ancak aktif ve latent infeksiyon ayırımı yapmaz.
Bu nedenle pozitif sonuç elde edildiğinde latent tüberküloz infeksiyonu tanısı konulabilmesi için klinik ve radyolojik olarak aktif hastalığın olmadığının gösterilmesi gerekmektedir. Aktif tüberkülozda, kan testlerinin özgüllüğü tüberkülin deri testinden daha yüksektir ve BCG aşı uygulamasından etkilenmez.
IFN-g araştırmasına dayalı testler yanlış pozitif sonuçları azaltarak gereksiz tedavi ve yan etkileri azaltabilir.
Quantiferon-TB Gold ve tüberkülin deri testi arasındaki uyum %79-94 arasındadır.
Latent tüberkülozda özgüllük %89-100
Latent tüberkülozda duyarlılık %90
Aktif tüberkülozda özgülllük %97-100
Aktif tüberkülozda duyarlılık %72-89
Negatif deri testi ve negatif Quantiferon-TB Gold testi tüberküloz hastalığı belirti ve bulguları olan bireylerde tüberküloz tanısını ekarte ettirmez. Çünkü AIDS hastalarında, immunsupressif tedavi, yüksek doz steroid tedavisi alanlarda, hematolojik bozukluğu veya spesifik malignansisi olanlarda, diabetiklerde ve kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda deri testinin duyarlılığı düşmektedir. Bu durumlarda IFN-g üretiminde de düşüklük olabileceği göz önüne alınmalıdır. Quantiferon-TB Gold testi negatif olan ve şikayeti olmayan sağlıklı erişkinlerde ileri tetkik yapılmasına gerek yoktur. Eğer kişide tüberkülozlu ile temas söz konusuysa ve Quantiferon-TB Gold test sonucu negatif ise, deri testi gibi Quantiferon-TB Gold testi de yaklaşık 8-10 hafta sonra tekrarlanmalıdır. Quantiferon-TB Gold testi pozitif olan hastalarda ileri tetkik yapılarak tüberküloz hastalığının belirti ve bulguları araştırıldıktan sonra M.tuberculosis infeksiyonu tanısı konmalı ve infeksiyon tedavisi önerilmelidir.